İstanbul’daki Bebek Tüccarlığı Skandalı
İstanbul’da, bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarla bu bebeklerin ölümüne sebep olan bir çete hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan fezleke, değerlendirilmesi için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletildi. İddianame ise Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenerek Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkemenin iddianameyi inceleme süreci sürerken, bilgi sahibi olan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen kişilerin ifadeleri ortaya çıktı.
“Rahatsız Olarak İstifamı Sundum”
Bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan Sema U., “Ben Bağcılar TRG Hospitalist Hastanesi’nde yoğun bakım bölümü sorumlu hemşiresi olarak çalışmaktaydım. Hastanenin o dönemdeki müdürü Murat Mantuş’tu. Murat Mantuş’un müdür olduğu dönemde Dr. Fırat Sarı ve ekibi hastanede bulunmaktaydı; ancak resmi olarak hastanede sorumluluğu olup olmadığını bilmiyorum. Bu süre zarfında yaklaşık 2 hafta yoğun bakım servisinde çalıştım. Çalıştığım dönemde hastaların taburcu olma süresinden çok daha uzun süre hastanede yattıklarını gördüm ve bu durumdan rahatsız olarak istifamı sundum. Fırat Sarı, bana yoğun bakım sorumlularına fazladan ücret vereceğini söyledi ama ben bu teklifi kabul etmedim ve istifamı verdim” dedi.
“O Andaki Gerginlikte Söyledim”
Kendisine bir hasta hakkında “Bu da bir 80, 82 oluyor, sonra 98 oluyor. Artık ben bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa yapsın ya” şeklinde bir cümle kurduğu sorulan şüpheli Çağla Durmuş, “O andaki gerginlikte söyledim. Hastaya yapılması gereken her şeyi yaptık. Yapılacak işlemlere doktorlar karar verir, hemşireler ise uygulamasını yapar” şeklinde yanıtladı.
“Doktor Yerine Epikriz Yazdım”
Şüpheli Hakan Doğukan Taşcı, lise mezunu bir hemşire olduğunu belirterek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istedi. Taşcı, “Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nde çalıştığım dönemde tanıyorum. Kendisi hastanenin çocuk doktorudur. Beni usulsüz işlerin içine sokan kişi Fırat Sarı’dır. Hastanede doktor bulundurması gerekirken, doktor yerine beni bırakıyor. Gıyasettin Mert Özdemir ile birkaç kez telefonda ve yüz yüze görüşmek zorunda kaldım. Bu kişiyi CİMER’e şikayet ettim çünkü bebek tüccarlığı yapıyordu. 112 Acil’de ambulans şoförü olarak çalışıyor ve birçok özel hastane ile anlaşarak yeni doğan bebeklerin hastanelere sevkini yapıyor. Bu işlemde hastanenin uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin yaşamını tehlikeye atıyor” dedi. Ayrıca, “Birinci Hastanesi’nde çalıştığım dönemde, Şeyhmus Çelik isimli doktorun yerine epikriz yazdım. Bu işlemleri yaptığımdan Şeyhmus Çelik ve Fırat Sarı’nın haberi vardı. Bu raporları yazmamı Fırat Sarı söyledi. Geceleri nöbetçi hekim olması gerekirken bulunmuyor ve bu sorumluluğu hemşirelere yüklüyorlar. Hasan Basri ile birlikte Curusorf isimli ilacın usulsüz satışını yaparak gelir elde ettik. Yaptığım işlemlerden ötürü pişmanım ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum” şeklinde ifade verdi.
Skandallar Zincirini Anlattı
Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirtip yaşanan skandallar zincirini anlattı. Gök, “Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynanarak SGK’ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Fırat Sarı, kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı program ile değiştirerek istediği şekilde yazdırıp SGK’ya fatura ediyordu. Epikriz raporları Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda benim ve diğer çalışanların tarafından değiştirilerek tekrar düzenlendi. Yaptığım tüm usulsüzlüklerden dolayı pişmanım” dedi.
“Bebek Günden Güne Morarmaya Başladı”
Bir bebeğin ölümüyle ilgili bildiklerini anlatan Gök, “Bir bebek hastaneye geldiğinde durumu kötü değildi; fakat yatışının 2. veya 3. gününde durumu kötüleşerek kalp anomalisi yaşamaya başladı. Fırat Sarı, bebeği olumsuz koşullardaki Birinci International Hastanesine sevk ettiği için hastanede herhangi bir ameliyat işlemi uygulanamadı. Bebeğe sorumlu olan kişi Hakan Doğukan Taşcı’ydı. Hakan, bebeğin ailesiyle görüşerek kendisini doktor olarak tanıttı ve bebeğe müdahale etti. Bebeğe uygulanabilecek tek ilaç kalp ilacıydı. Hakan Doğukan bu ilacı veriyordu ama bir ara ilacı kesti. Ağır narkotik ilaç ile bebeği uyuttu. Sonrasında bebek, müdahalelere rağmen kalp anomalisi nedeniyle günden güne morarmaya başladı; ancak Hakan, verdiği ilaçlarla bebeği yaklaşık 1.5 ay kadar hayatta tuttu” şeklinde bilgi verdi.
“Stres Altında Kurduğum Cümleler”
Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşcı ile arasında geçen “gebert onu” ifadesiyle ilgili, “Ben, bebeğin kötü durumda olduğunu bildiğim için Hakan’a, bebeğin fazla yaşamayacağını, sürekli ilaç vererek zorla yaşatmasının bir anlam ifade etmeyeceğini ve bu hastane koşullarında vefat edeceğini söyledim. Kurduğum cümleler için çok pişmanım fakat bunlar hastane ortamında stres altında kurduğum cümlelerdir. Kasti olarak bir cümle kurmadım” şeklinde ifade verdi.
“Usulsüzlük Yaptım”
Hasan Basri Gök ifadesinin devamında, “Fırat Sarı’nın talimatları ile epikriz raporları ile oynadım, hasta basamakları ile oynadım. Bunları değiştirerek usulsüzlük yaptım. Ancak herhangi bir bebeğin vefatında ihmali ya da kasti bir durum içinde olmadım. Hakan Doğukan Taşcı ile birlikte Fırat Sarı’nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartarak sattık ve bunun parasını Fırat Sarı’ya verdik. 2024 Ocak ayında bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve tüm bağlantımı kestim” dedi.