Yürüyen Zatürre: Belirtileri ve Tedavi Süreci

Günlük Hayatlarına Devam Edebiliyorlar

“Yürüyen Zatürre” hastalığının yeni bir olgu olmadığını belirten Tozkoparan, “Yürüyen zatürre, semptomlar açısından nispeten daha silik bir tablo sunduğu için birçok hastanın bu durumu farkında olmadan yaşadığını gözlemliyoruz. Bu nedenle hastalarımız, günlük sosyal ve iş yaşamlarına devam edebiliyorlar. 3-5 yıl öncesine kadar bu tip vakalar yine mevcuttu. Ancak o dönemde sağlık hizmetlerinin yaygın olmayışı nedeniyle bu hastalar hastanelere gitmekte zorluk yaşıyor, gitseler bile görüntüleme yöntemlerinin yeterince kullanılmaması sebebiyle doğru tanı konulamıyordu. Çoğu zaman bu hastalara üst solunum yolu enfeksiyonu ya da bronşit gibi yanlış tanılar konuluyordu. Günümüzde ise sağlık olanaklarının artması ve sağlık kurumlarında daha ayrıntılı görüntüleme yöntemlerinin, özellikle tomografi gibi, daha sık kullanılmaya başlanmasıyla bu vakalar artık daha kolay tanınabilir hale geldi.” ifadelerini kullandı.

Nefes Darlığı ve Ateşe Dikkat

Yürüyen zatürre kavramının oldukça eski olduğunu ancak günümüzde farkındalığın ve tanınırlığın arttığını vurgulayan Tozkoparan, “En belirgin semptomlar arasında halsizlik, nefes darlığı ve ateş yer alıyor. Zatürre ile birlikte öksürük ve balgam çıkarma da görülebiliyor, ancak bu belirtiler diğer birçok üst solunum yolu enfeksiyonunda da mevcut olabilir. Burada dikkat etmemiz gereken en önemli nokta, eğer ateş 48 saatten fazla sürüyor, gece terlemeleri yaşıyor ve efor kapasitesinde azalma, nefes darlığı, öksürük gibi belirtiler ile birlikte koyu, sarı veya yeşilimtırak balgam çıkarma gibi durumlar söz konusuysa, bu durumda zatürreden şüphelenmeliyiz ve mutlaka bir akciğer filmi çektirmeliyiz.” şeklinde konuştu.

Antibiyotikle Tedavi Süreci

Tedavi süreci hakkında bilgi veren Tozkoparan, tanı koyduktan sonra hastanın yaşı ve eşlik eden hastalıklarının durumuna göre tedavi seçeneklerinin değiştiğini açıkladı. Tozkoparan, “Tedavi aşamasında tüm hastalarımıza antibiyotikler veriyoruz; ancak bu antibiyotiklerin türü, hastanın yaşı ve var olan kronik hastalıklarına göre farklılık gösterebiliyor. Genç hastalara farklı antibiyotikler önerirken, eğer hastada kronik kalp hastalığı, akciğer hastalığı gibi durumlar söz konusuysa ya da 65 yaş üzerindeyse, ya da bağışıklık sistemi baskılanmış hastalara daha farklı antibiyotikler uygulayabiliyoruz.” dedi.

Covid Sonrası Artış

Son günlerde vakaların artış nedeninin, görüntüleme olanaklarının artmasına ve Covid sonrası dönemde viral enfeksiyonların sıklıkla görülmesine dayandığını ifade eden Tozkoparan, “Viral enfeksiyonlar, bakteriyel ve mikrobiyal enfeksiyonlara zemin hazırlayabiliyor. Başlangıçta normal bir influenza ya da Covid enfeksiyonuyla başladığı düşünülen durumlar, sonrasında bakteriyel süper enfeksiyon gelişimine neden olabiliyor ve bu da zatürre oluşumunu kolaylaştırıyor.” açıklamasında bulundu.

Her ateş yükselmesinde, kendimizi kötü hissettiğimizde veya her üst solunum yolu enfeksiyonunda antibiyotik kullanılmaması gerektiğinin altını çizen Tozkoparan, “Özellikle 48 saatten uzun süren ve 38 derecenin üzerine çıkan ateş durumlarında mutlaka bir sağlık kurumuna başvurmamız gerekiyor. Antibiyotikleri gelişigüzel bir şekilde kullanmak, yani iki gün kullandıktan sonra ateşimiz geçtiğinde antibiyotiği bırakmak, mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesine yol açabilir. Bu nedenle antibiyotikleri mutlaka doktor önerisiyle kullanmalıyız.” şeklinde uyarıda bulundu.

Turizm

Kastamonu’da Sonbaharın Büyüsü

Kastamonu’da sonbaharın büyüsünü keşfedin! Doğanın renk cümbüşü, tarihi güzellikler ve huzurlu atmosferle dolu bu eşsiz şehirde unutulmaz anılar biriktirin. Sonbaharın tadını çıkarın ve Kastamonu’nun büyüleyici manzarasında kaybolun! […]

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın